Güney Yunan Adaları

Marmaris - Hisarönü Körfezi - Simi - Rodos - Marmaris

Hem özel yat kiralama, hem de kabin kiralama yapmış bir mavi yolculuk tutkunu olarak 2 – 4 kişi iseniz kesinlikle tavsiyem bir gruba dahil olarak kabin kiralama programı satın almanız. Dünyanın dört bir yanından çeşitli arkadaş gruplarıyla tanışacağınız, birlikte sohbetler edip eğlenebileceğiniz tatil programıdır kabin kiralama… Küçük bir sırt çantası, yüzme malzemeleriniz, şortunuz, tişörtünüz ve terlikleriniz gerekli olan tek ihtiyacınız… Benim için çok özel olan bu mavi yolculuk tatili anılarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

 Marmaris Liman’ında bizi bekleyen teknemize ulaştığımızda, güvertede oturan hiç tanımadığım insanların 1 hafta boyunca birer dost olabileceklerini bilmeden selamlaştık herkesle. Gulet tipi ahşap teknemizin kabinine valizlerimizi bıraktıktan sonra teknede yemek eşliğinde bütün gece içkilerimizi yudumlayıp sohbet ettik… Sabah kahvaltısından sonra Marmaris Limanı’ndan demir aldık ve mavi yolculuk macerasına başladık. Biraz yol aldıktan sonra dik, yüksek ve kayalık tepelerin arasından adeta cenneti andıran bir limana giriş yaptık. Suyun rengi, berraklığı, sakinliği ve verdiği huzur muhteşemdi. Burada yüzme molası verdik. O kadar cezbedici bir atmosferi vardı ki koyun, herkes denize atlayıp boncuk mavisi suları kucakladı resmen. Daha Serçe Koyu’nun güzelliğine doyamadan demir aldık koydan. Bu seferde Bozburun Yarımadası’ndaki başka bir koya doğru yola çıktık. Adı Bozukkale… İsmini koya hakim tepede bulunan sur kalıntılarından alan, karadan ulaşımı olmadığı için henüz bakir olan bir koy Bozukkale… O kadar koy gördüm, burası kadar temiz ve suyu berrak olan bir koya rastlamadım. Gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel Bozukkale, geceleyin demirleyen yatlarla deniz üzerinde büyülü bir kasabayı andırıyor. İster teknede ister koyda bulunan restoranlarda keyif yapabilirsiniz ama muhakkak Bozukkale’ye tırmanın zevkini yaşayıp, muhteşem manzaranın keyfini çıkarmalısınız.

 2 gün geçmişti bile… 2 gün azalmıştı mavi yolculuk tatilinden… Bu güzellikler içinde zaman keşke daha yavaş ilerlese diye düşünmekten kendimi alamıyordum. 3.gün sabah tekrar yola çıktığımızda kaptan ‘Türkiye’nin Maldivleri’ne gidiyoruz dedi. Bozukkale ve Serçe Koyundan daha muhteşem başka bir koy olabilir mi acaba diye hayaller kuruyordum kendi kendime. Ve koya giriş yaptığımızda denizin çarşaf gibi önümüzde uzandığı, turkuaz mavisi rengi ile Maldiv Adalarının birebir kopyası, harika renkli denizi, bembeyaz kumları ile akıllara durgunluk veren bir koyun içinde bulduk kendimizi…  Adeta kocaman bir akvaryumu andıran bu eşsiz yerde, yüzeyden 8-9 metre suyun dibini görebiliyor, balıklarla birlikte yüzme şansını yakalayabiliyorduk. Yemeğimizi yedikten sonra yemyeşil, huzur veren ormanın içinde denize girme zevkini yaşadığımız Bencik Koyu’na demir attık. Bu koyun coğrafi özelliği Akdeniz ve Egeyi ayıran nokta olmasıdır. Deniz, etrafındaki ormanın rengini almasıyla yemyeşil bir göl görünümündedir. Bu eşsiz göletin içinde bir gece uyumak bile eşsiz bir huzur veriyor insana. Sabah gümrük işlemleri için Datça ve sonrasında Simi için yola çıktık. O kadar heyecanlıydım ki, o fotoğraflarda gördüğüm rengarenk evler gerçek miydi acaba diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Tekne adaya yaklaştıkça daha da heyecanlanıyordum. Küçük pencereli, pastel renklere boyanmış evleri çıplak gözlerle görebiliyordum artık. Tekneden iner inmez tertemiz sokaklarında yürümeye başladım. Muhteşem bir ambiyansa sahip, karakteristik topografyasıyla ve renkli cepheleriyle muazzam bir panorama oluşturan bu ada, Ege ve Akdeniz’in en güzel adasıydı bence. Akşam yemeği için Manos yerine Taverna O Heris i tercih ettik. Muhteşem deniz ürünü ve eşsiz uzonun ( mavi Barbayani ) tadıyla taçlandırdıktan sonra teknemize geçip o geceyi sonlandırdık. Sabah uyandığımızda istikametimiz Rodos Adasıydı. Güneşin adası olarak da bilinen Rodos, güneş tanrısı Helios ile su perisi Rhoda’nın birleşmesinden doğmuştur. Rodos anlatılmaz, yaşanır. Birbirleriyle kesinlikle alakası olmayan, iç içe geçmiş iki şehirden oluşan kent, surlar içinde ve mükemmel bir tarihi dokuya sahip, masal gibi bir şehirdir. Gündüz şehri gezdikten sonra gece hayatını yaşamayı sakın kaçırmayın. Özellikle Colorado Night Club ‘da kemancı kızı mutlaka izleyin. Sabah uyandığımda Rodos Adası’ndan ayrılmak o kadar zor geldi ki… Asla bu büyülü şehirden ayrılmak istemedim. Guletimiz gümrük işlemleri sonrasında demir aldı. Marmaris Limanı’na geldiğimizde sanki bir rüyadan uyandık ve bu güzel rüyanın etkisini hala yaşıyordum. Ve bütün tekne misafirleri Türk Hamamına gitmeye karar verdik. Bütün yorgunluğumuzu attık ve rüyadan uyanmıştık artık. Bütün gece Marmaris Limanı’nda olan teknemizde eğlendik. Ve sabah veda vakti geldiğinde hepimiz buruktuk biraz. Bu kadar kısa zamanda öyle güzel arkadaşlıklar kurmuştuk ki… Tekrar yeni bir mavi yolculuk tatilinde buluşmak için birbirimize sözler vererek, özlemle ayrıldık limandan…